ABF : Kamuoyuna ve basına

HABERLER

ABF : Kamuoyuna ve basına

Arınçın kastettiği dindarlık bellidir. Sünni Hanefi mezhebine bağlı olmak. Çünkü Türk siyasetinde etkin olmak istiyorsanız, AKP gibi siyasal islamın bir mezhep partisini kurarsanız. AKP kadrolarının hem siyasal alanda, yerel yönetimlerde ve kamusal alandaki duruşları, davranışları ve söylemleri ile mezhepçi bir siyaset yapmaktadır. Kadrolarının seçilişi ve milletvekillerinin seçimi bile mezhepçidir.


DİNDARLIK MECLİSTE VE KAMUSAL ALANDA DEĞİL, VİCDANDA YAŞANIR.

TBMM Başkanı Bülent Arınç Biz birkaç çapulcuya fırsat vermeyiz. Meclisimizin sivil, dindar ve demokrat bir cumhurbaşkanı seçecek olmasına yine itiraz ediliyor diyerek, demokratik kamuoyuna aba altında sopa göstermeyi ihmal etmiyor. Demokratik haklarını kullanmak isteyenlere, dün gulu gulu dansı yapıyorlar diyen geleneğin uzantısı, şimdi demokratik haklarını kullananlara çapulcu suçlaması yapıyor. Din, inanç ve vicdan özgürlüğü ilkelerine aykırı olan bu açıklama, tekçi ve mezhepçi bir açıklamadır. Farklı inanç sahiplerinin ya da inanmayanların, siyasal alanda olmalarını dışlayan, dindar (Sünni-Hanefi) olma zorunluluğunu koşul olarak dayatan anti demokratik davranış ve açıklama biçimidir.

SİYASETİN VE DEVLETİN DİNİ OLMAZ
Arınçın kastettiği dindarlık bellidir. Sünni Hanefi mezhebine bağlı olmak. Çünkü Türk siyasetinde etkin olmak istiyorsanız, AKP gibi siyasal islamın bir mezhep partisini kurarsanız. AKP kadrolarının hem siyasal alanda, yerel yönetimlerde ve kamusal alandaki duruşları, davranışları ve söylemleri ile mezhepçi bir siyaset yapmaktadır. Kadrolarının seçilişi ve milletvekillerinin seçimi bile mezhepçidir. Bu mezhepçi ve ılımlı İslam ekseninde, Arınçta dışa vuran dindarlık konusundaki birkaç çapulcu için misyonundan vazgeçmeyeceklerine dair aba altından sopa gösterme halidir. Bu ifadeler, Malatyada olduğu gibi farklı din ve inançtan kesimlere saldırılara güç veren açıklamalardır.

Arınç, dindarlığını vicdanında değil, siyasal alanda, kamusal alanda yaşama ve propaganda yaparak yaşamak istiyor. Sadece siyası değil, aynı zamanda dini misyonerlik yapıyor. Hem de halkın ödediği vergiden aldığı ve geçindiği maaşla. Dinin siyasallaşmasına öncülük yapıyor. İnadına ve ortalığı germek için böyle davranması, aslında kendisinin ve partisinin, dini ve dindarları siyasete alet ettiğini ifadesidir. Vicdana ait olanı, ibadet yerlerine ait olanı ve dini hayata ait olanı, meclis başkanı sıfatıyla siyasete, meclise ve kamusal alana taşıyan zihniyetin niyeti, bu serzenişte kendisini ele vermiştir. Bu milli görüş gömleğinin çıkarılmadığını, aslında üstüne birde ABDde diktirilmiş bir ılımlı islam ceketinin giyindiğini gösteriyor.

Bu ifade biçimi kendisini ABDnin yeni resmi görüşü haline gelen ılımlı İslam stratejisinden besliyor. Arınç, Türk siyasetinin dilindeki Sünni mezhepçi yaklaşımlar ve hegemonyadan güç alarak konuşuyor. Siyasetin kültüründe ve dilindeki tekçi yaklaşımlarının yerini, demokrasi, laiklik ve cumhuriyet değerlerinden beslenmiş bir politik söylem ve dil almadıkça, siyaset sadece dinbazların ve düzenbazların elinde kalarak bu ülkenin başında bela olmaktan vazgeçmeyecektir.

KUL VE ÜMMETÇİ DEĞİL, İNSANİ KAMİL YARATMAK GEREK
Laik okullarda insani kamil yetiştirmek yerine kul ve ümmetçi yaratmayı benimseyenler, bu eğitim dili ve modeli ile laiklik değerleri ile buluşmaz ve ancak ondan uzaklaşır. Çağdaş, demokratik, laik, özgür eğitim yerine, dinsel referansları güçlü eğitim sistemini öneren yapılar ancak imamlardan cumhurbaşkanı ve meclis başkanları yaratır. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, AKP eliyle, TBMM başkanı eliyle Engürü Spor Kulübünde kuran okuması yarışması, O gün saat 17.00de Atatürk Spor Salonunda Kuran ziyafeti gerçekleştirilecek hale getirilirse, bu meclisin egemenlik adresini şaşırdığını gösterir.

AKP iktidarında egemen olan, dıştan güdümlü siyaset yapma anlayışı ile bu ülkenin demokratikleşmesi mümkün değildir. Ama bu ülkede gericiliğin ve islami sermayenin güçlenmesi mümkündür. Çünkü AKP, gericiliğin, etnik milliyetçiliğin, neo liberal saldırıların, ılımlı İslam tezleri üzerinden sürdürülmesinin siyasi adresidir. Devletin eğitim ve ekonomik alanının, siyasal İslamcı kesimlerin beslenmesine ve güçlendirmesine sunulması karşısındaki sessizlik sürerse, imamların egemenliğine geçiş engellenemez hale gelir.
ŞİMDİ AYDINLARIN YÜZLEŞME ZAMANI

AKP konusunda ılımlı düşünenlerin, AKPnin kendi hanesine özgürlük mücadelesini algılamayanların, tarihsel referanslarla buluşması da mümkün değildir. Şah Pehlevinin Amerikancı ve emperyalist rejimine karşı, İslami Şeriatın geleceğini hazırlayan Ayetullah Humeyniyi, Iran Komünist Partisi (TUDEH) desteklemesinin sonuçlarından ders çıkarmayanlar, Humeyni ile gerçekleşen İslam devriminden sonra, Islami şeriat baskısı altında yasamanın ne demek olduğunu anlamaları mümkün değildir. Dün İslam karşıtı olanlarla, ABD karşıtı olanların, ABD patentli ılımlı İslam ortak paydasının, Türkiye toplumu açısından hangi felaketleri getireceğini görmemek, AKPnin yalan rüzgarının, kasırgaya dönüşmesinde geç kalmış olacaklardır.

AKP hakkında, demokratik değerlendirmesi yapanlar, kalemlerinin etik değeri ile cüzdan değeri arasındaki hesaplaşmayı, kendi çocukları için yapmak zorundadır. Aydınlar AKPnin çifte standart politikaları ile yüzleşmelidir. Halkın yoksul kesimlerinin çocuklarına, İmam Hatip Liselerini adres gösterenlerin, kendi çocuklarını neden ABDde özel kolejlerde okutmadaki ADALET duygularını ve ilkelerine sahip olduklarını sorgulamaları gerekir. Halkın yoksul çocuklarına, çıraklık okullarını reva görüp, kendi çocuklarına milyar dolarlık bütçelerle armatörlük imkanı sağlayanların, yoksulluğu hangi KALKINMA ilkeleri ile yeneceklerini sorgulamaları gerekir.

AKP politikaları ile kimin kalkındığını, kime adalet dağıtıldığını, kendi hanelerinde topladıkları bu adalet ve kalkınma ile, hangi tehnin hazırlığı içinde olduklarını görmek gerekir. Siyasal İslamcı kalkınma ve yükselişte, devletin ideolojik ve ekonomik imkanlarının rolü göz ardı edilmeden, Türk siyasetinin yeşilleşmesine sessiz kalanlarda bu yüzleşmeyi yapmalıdır.

Aydınlar, aydınların ve medyanın neden AKP ile yüzleşmekten kaçındığı ile yüzleşmesi gerekir.

Oyları en önemli işlevi olduğu bilinci ile, her vatandaşın seçme hakkını kullanıp, kullandığı oy ile yüzleşmesi gerekir.

ÇÖZÜM SOLUN GÜÇ BİRLİĞİNDEDİR
Türkiyede demokrasinin, özgürlükçü laikliğin, cumhuriyetin, emeğin, eşitliğin, hukukun ve sosyal devletin evrensel değerlerine sahip çıkılarak inşa etmek için, demokrasi güçlerinin ve aydınların buluşma ve ortak paydalarda yan yana gelem zamanıdır. Gericiliğe, etnik milliyetçiliğe, siyasal İslama ve Neo liberal politik tahribatlara karşı sol ve sosyal demokratların güç birliği yaratmasının zamanıdır. Bu görev ve sorumluluktan kaçanların, bahane üretenlerin topluma gerekçe sunma lüksü yoktur.

Kamuoyunu bilgisine sunulur

Alevi Bektaşi Federasyonu

Turan Eser, Genel Sekreter