Sivas Katliamını Unutmadık Unuturmayacağız...

HABERLER

Sivas Katliamını Unutmadık Unuturmayacağız...

İki Katliam, iki yaklaşım
Cuma namazından çıkan ve daha önceden örgütlenmiş kalabalık, etkinliğin yapıldığı bütün mekanlara baskınlar düzenledi, saldırdı,taşladı, kırdı, döktü
Yeniden anımsayalım
Pir Sultan Abdal Kültür Derneğince, 1993 yılında 4.sü düzenlenen Pir Sultan Abdal Kültür Etkinliklerine katılan 33 yazar, çizer, semahcı ve tiyatrocu aydınlık düşünceli insan, konakladıkları Madımak oteline 2 Temmuz günü gündüz gözüyle şeriat özlemcisi gerici-yobaz gürüh tarafından kıstırıldı. Otel, önce saatlerce taşlandı, sonra da devletin güvenlik güçlerinin gözü önünde ateşe verildi. İki otel çalışanı ve 33 aydın diri diri yakıldı.
Cuma namazından çıkan ve daha önceden örgütlenmiş kalabalık, etkinliğin yapıldığı bütün mekanlara baskınlar düzenledi, saldırdı,taşladı, kırdı, döktü. Cumhuriyet ve laiklik karşıtı sloganlarla kent meydanını ve otel önünü şeriatçı gösteri alanına dönüştürdü. Devletin polisi ve askeri elleri kolları bağlı bu saldırgan gösteriyi saatlerce seyretti.
Öğlen saatlerinde başlayan bu saldırıyı, tv kanalları ve radyolar naklen dünyaya haber yapıyorlardı. Otel içine kıstırılmış insanlar ise otelin odalarından tv lerin canlı yayınlarını izleyerek, devletin kendilerini kurtaracağını beklediler: tam 8 saat. Zira, devleti yönetenler telefonla sabredin, dayanın sizi kurtaracağız dediler. Cumhuriyetin ve Laikliğin bekçileri(),1974 yılında Kıbrısa bir saatte çıkarma yapmakla öğünenler, 8 saat geçmesine karşın otele yüz metre uzaklıktaki alaydan, beşyüz metre uzaklıktaki Tugaydan gelemediler.
Cumhuriyetin temellerinin atıldığı kent, Cumhuriyet düşmanı, şeriat özlemcilerince adeta teslim alınmıştı. Bu saldırgan gürüha Dur diyecek bir güç yoktu orta yerde: ta ki otel, içindeki iki çalışanı ile birlikte 35 insanın diri diri yakılmasına dek.
Otel 35 insan ile yak ula yak nidalarıyla ateşe verildi. O günün belediye çalışanları belediye binasından topluca yangına, alkışlarıyla tempo tuttular. 35 insanın diri diri yakılmasını otel önüne toplanmış binlerce Sivaslı seyretti, alkışladı, zoraki getirilen itfaiye aracını otele yaklaştırmadı, hortumlarını kesti.

Bu katliam, din adına yapıldı. Laik cumhuriyet yerine şeriat özlemi adına yapıldı. Bu katliam, canlarımızı elimizden aldı, yüreklerimizi dağladı.

Katliam sonrası Devletin yaklaşımı, yüreğimizdeki bu yangını daha da büyüttü. Olayda hep tahrik() arandı. Devleti yönetenler başta olmak üzere katliamda sorumluluğu olan güçler utanmadan, yananları suçladı. Olayda sorumluğu olanları araştırmak ve soruşturmak yerine olabildiğince örtbas etme yolu tercih edildi. Hemen ertesi gün video kayıtlarından tesbit ettikleriyle yetinip, başkaca suçlu arama yoluna gidilmedi. Yani ilk günlerde ele gecen yaklaşık yüzelli kişi ile fail sayısını sınırladılar. Oysa otel önünde binlerle ifade edilecek bir kalabalık vardı ve tam sekiz saat otel önünden ayrılmamıştı.
Yargılama başladı ve katilleri bir dönem Adalet bakanlığı yapmış olan bir milletvekili, Şevket Kazan üstlendi. Bu savunmanlık, sıradan bir avukat müvekkil ilişkisinden ziyade aynı amaç için mücadele eden dava arkadaşlığıydı.
Devlet, katliamla sonuçlanan yangın sonrası zarar gören otel sahibine tazminat ödedi. Otel sahibi de alel acele boya badana yapıp tefriş ederek, yine otel hizmetine devam etti. Yetmedi, otelin alt katını da et lokantasına çevirdi. 35 insanın diri diri yakıldığı otelde yine insanlar konaklıyor, huzur içersinde () uyuyor, alt katında ise kömür ızgarada kebabını yiyor Devlet, buralara hizmet edebilmesi için işletmeciye ruhsat ta verdi.

Gelelim ikinci olaya
Sivas- Madımak katliamından yaklaşık 40 gün önce, Alman neo-nazileri(ırk-faşistleri) Almanyanın Solingen kentinde yaşayan bir Türk ailesinin evini geceyarısı kundakladı ve ailenin beş bireyi yakılarak katledildi. Bu katliam, başta ülkemizde ve tüm dünyada infial yarattı ve kınandı. Alma hükümeti, failleri kısa sürede yakalayıp, yargı karşısına çıkardı. Yargılanan katiller, ömürboyu hapse mahkum edildi. Yine Alman hükümeti, yanan evi istimlak edip,utanç müzesi ne dönüştürdü. Bahçesine de katledilen aile bireylerinin anısına beş adet ceviz ağacı dikti. Her yıl yapılan anmalara Alman devleti en üst seviyeden katılır. Alman devletinin katliam sonrası yaklaşımı, adalet beklentisi içersindeki başta aile ve tüm insanlığın vicdanını rahatlatmıştır. Katiller ise hiçbir af beklentisi olmadan cezalarını çekiyorlar.
Sivas-Madımak katilleri?
Hala bir çoğu yakalanıp, yargı önüne çıkarılmadı. Yargılanıp, mahkum edilenlerin bir kısmı kaçak, cezaevinde bulunanalar ise krallar gibi(). Cezaevi içersinde dokunulmazlıkları var gibi. Adalet bakanlığı müebbet hapis cezası alan katillerden birisinin abisine cezaevinin tadilat işini vermişti (1998). Katillerden birisi de nasıl olduysa cezaevine ziyarete gelen eşini hamile bıraktı, soyum sürsün diye. Yurtdışında olanlardan birisi döner ticaretini sürdürüyor. Belediye meclis üyesi Cafer Erçakmak hala ele geçmedi. Devlet aramıyor, yabancı ülkelere kaçmış olanların iadesi için girişimde bulunmuyor.
MADIMAK MÜZE OLSUN
Madımak katliamının yıldönümlerinde yakınlarını kaybeden aileler ve kitle örgütü yöneticileri ellerinde karanfil otel önüne gider ve anma yaparlar. Bu anmalara devletin yetkilileri şöyle dursun, sosyal demokrat olduğunu söyleyen önemli bir partinin genel başkanı bile katılmaz.
Otel önüne karanfil bırakılmasına bile tahammül göstermeyen şeriatçı medya ve yandaşları o gün et lokantasının işinin bu anma nedeniyle aksadığını ve işyeri sahibinin zarar ettiğini yazıp, söyleyecek kadar alçalıyorlar. Kentin ticaret erbabı madımak unutulsun, yoksa ticaretimiz zarar görüyor-8221: diyor. İnsanlık tarihinde bir utanç olan Madımak katliamı untturulamaz, o utançtan kurtulmanın yolu unutmaktan değil, o mekanı müze yapmaktan ve her yıl yapılan anma etkinliklerine gelip, katliamı lanetlemekten geçer.
Otele kıstırılmış, saatlerce taşlanmış sonra da yakılmış bu ülkenin yüz akı 33 aydını koruyamayan devlet, Madımakı müze yapmayarak, suçluluğunu sürdürmektedir. Onca insanın diri diri yakıldığı otelin altında ızgarada et yenilmesine hangi vicdan-sız izin verir? Dünyada bir başka örneği var mıdır? İlkel kabile yaşamlarında olabilirliği de tartışılır: ama bu çağda hangi inanç, hangi yasa, hangi ahlak? hangi vicdan?
Bu aşağılık uygulamayı akıl edip, sürdürenler ve göz yuman yasal yetkililer bu ahlaksızlığa, bu vicdansızlığa ortak olmuyorlar mı?
Madımak müze yerine otel ve et lokantası olarak hizmete devam ettiği sürece,
Devleti yönetenler, bu utanç yaftasıyla uluslar arası arenada dolaşacaklar. Oysa bu ülkenin yurttaşları olarak, onurlu bir şekilde dik durmak ve yaşamak gibi hakkımız var: ama bugünün yöneticileri bu hakkımıza duruşlarıyla öğünülecek değil utanılacak tavırlarıyla gölge ediyorlar.
SOLİNGENDE YAKILAN TÜRK AİLENİN EVİ MÜZE OLDU,
35 İNSANIN DİRİ DİRİ YAKILDIĞI MADIMAK OTELİ DE MÜZE OLACAK
BU MÜCADELE, MADIMAK MÜZE OLANA DEK SÜRECEK
İNSANLIĞIN EVRENSEL DEĞERLERİ, HOŞGÖRÜ, BARIŞ , KARDEŞLİK VE BİRLİKTE YAŞAMA KÜLTÜRÜ BU YOLDAN GEÇER
www.2temmuz.com
Rıza AYDOĞMUŞ